Türkan Şoray, İÜ İletişim Fakültesi Türk Sineması Günleri’ne Konuk Oldu
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Türk Sineması Günleri’nde Yeşilçam’ın usta isimlerinden Türkan Şoray, 18 Ekim 2018 tarihinde İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu’nun moderatörlüğündeki söyleşi ile İstanbul Üniversitelilerle buluştu.
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen İÜ İletişim Fakültesi Türk Sineması Günleri, 27 Eylül – 25 Ekim 2018 tarihleri arasında İÜ İletişim Fakültesi’nde gerçekleştiriliyor. İÜ İletişim Fakültesi Türk Sineması Günleri’nin bu haftaki konuğu ise Yeşilçam’ın efsane isimlerinden Türkan Şoray oldu.
Türk Sineması Günleri kapsamında 4 hafta boyunca Türkan Şoray’ın unutulmaz 4 filmi; yönetmenliğini kendisinin yaptığı “Uzaklarda Arama” ve “Dönüş” filmleri; Lütfi Akad’ın yönettiği “Vesikalı Yarim” ve Atıf Yılmaz’ın yönettiği “Selvi Boylum, Al Yazmalım” filmleri izleyicilerle buluştu.
Programın 18 Ekim Perşembe günü gerçekleşen bölümünde “Selvi Boylum, Al Yazmalım” filminin gösteriminin ardından İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu’nun moderatörlüğündeki söyleşi ile İstanbul Üniversiteli öğrencilerle buluşan Usta Sanatçı Türkan Şoray, öğrencilerin sorularını yanıtladı.
“İletişim Fakültesi Olarak Türk Sinemasının Yıldız İsimleri ile Çalışmalar Yapmak İstiyoruz”
Türkan Şoray’ın hayat hikâyesini anlatan film gösterimi ile başlayan söyleşi, İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu’nun konuşması ile devam etti.
Prof. Dr. Ergün Yolcu konuşmasında, “Bugün burada olmanız hem üniversitemiz açısından hem de öğrencilerimiz açısından çok kıymetli. Biz İletişim Fakültesi olarak istiyoruz ki Türk Sinemasına, Türk sinemasının yıldızlarına burada kapımızı açalım, onlarla birlikte çalışmalar yapalım. Yeşilçam ismi ile andığımız o dönemin filmlerinin yönetmenliğini, yapımcılığını aynı zamanda oyunculuğunu yapmış olan değerli kıymetlerimizin de o dönemde perdenin arkasında neler yapıp neler yaşadıklarını öğrenelim istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Sinemanın Nasıl Bir Mucize Olduğunu Bilmeden Başladım”
Sinemaya başladığı döneme ilişkin açıklamalarda bulunarak konuşmalarına başlayan Türkan Şoray, “Ben çok ünlü olacağım, şunu yapacağım bunu yapacağım diyerek sinemaya başlamadım. Beni sinemaya yönelten ailemizin ekonomik sıkıntısı oldu. O yaşta sinema nedir bilmiyordum. Sinema mucizesinin farkında değildim. 7 yaşındayken sinemanın ışığı gelip kalbime saplandı. İlk defa sinema perdesini ve sinemayı o yaşta komşularımızın evinde gördüm. Gerçekten ne olduğunu anlamadım ve büyülendim. İzlediğim film ‘Acı Pirinç’ filmiymiş. Daha sonra okula giderken sinemaya gitmeye başladım. Sinemanın nasıl bir mucize olduğunu ve sonradan nasıl bir tutku haline gelebileceğini bilmeden başladım. Farkında olmadan giderek sinemada özgürlüğümü keşfettim. Başka hayatları canlandırmaya başlamak beni cezbetmeye başladı” şeklinde konuştu.
Sinemanın hayatının bir parçası olduğunu belirten Türkan Şoray konuşmasına şu şekilde devam etti: “Acı Hayat filminde Metin Erksan benim gibi acemi bir kızı Ayhan Işık gibi önemli isimlerin yanında oynattı. Çok acı çeken, alt tabakadan gelmiş ve hayatta hep ezilmiş bir manikürcü kızı canlandırdım. Ben bu rolü yönetmen bir şey tarif etmeden gerçekten hissederek canlandırmıştım. Bu yansımış olacak ki daha sinemaya girdiğim ilk yılımda Antalya Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü aldım. Daha sonra giderek ismim duyulmaya başlamıştı. Hayatımda sade ve sadece sinema oldu. Hayatımı sinema filmlerinde yaşamaya başladım. Yani kendi özel hayatım olmadı. Giderek bu benim hayatımın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Sevilmek benim için hayattaki en büyük değer ve seyirciler beni çok sevmeye başladılar. Bu benim için mucizevi bir şeydi ve bu sevgiden ayrı yaşayamayacağımı fark ettim. Ben seyircilerden kopmamalıyım ve film çevirmeliyim diye düşündüm ve benim için tutku haline geldi, iyi ki de kopmamışım” dedi.
“Kendimi Birden Kamera Arkasında Buldum”
Oyunculuğunun yanı sıra yönetmenliğini de yaptığı “Dönüş” filmi hakkında bilgiler veren Türkan Şoray, “Hikâyeyi ben hazırlattım. Çok sevdiğim gerçek bir hikâyeydi. Almanya’ya göç başlamıştı, o döneme ait bir hikâye. Atıf Yılmaz çekecekti olmadı. Sonra ‘Türkan Hanım siz çekseniz’ dediler. Bu benim hiç beklemediğim bir teklifti ve ben de bu teklifi kabul ettim. Nasıl ettimse birden kendimi kamera arkasında buldum. Filmde hem oynuyorum, hem de kamera arkasına geçiyorum. Çok şükür hepsi başarılı oldu. Zor şartlarda da çalışıyoruz. Oyuncu topla, günü yetiştir, yapımcı zorluyor çabuk bitsin diye. Zamanında bitmeyecek korkusu oluyor. Oyunculuk zor. Çünkü yönetmenin kafasındakini canlandırmak zor. Her şeyle siz ilgileniyorsunuz. Mesela Dila Hanım filminde kimse bana şunu giy demedi. Her şeye ben kendim karar verdim. Doğudaki kadın nasıl giyinir hep bunu düşündüm” şeklinde konuştu.
Bütün filmlerinin kıyafet tasarımlarını kendi yaptığını dile getiren Türkan Şoray, “Kendimi o kadar kaptırmıştım ki bazen yanımda 18 kostüm götürüyordum. Seyirci beğensin, kendini kaptırsın diye. Mesela ihtişamlı bir kadın salona giriyor, ben çok müthiş olmasını istiyordum. Ancak şimdi oyuncular kuruş harcamıyorlar. Hepsinin sponsorları var” dedi.
“Oyunculuk Aslında Allah’ın Verdiği Bir İçgüdü”
Kariyer planında oyunculuk olan öğrencilere tavsiyelerde bulunan Türkan Şoray, “Oyuncu olmak isteyen arkadaşlara tavsiyem çok çabalamaları. İmkânlarınız var, oyunculuk eğitimi bile alıyorsunuz. Oyunculuk aslında Allah’ın verdiği bir içgüdü. Herkes oynayabilir ama hissetmeniz önemli, içgüdüsel. Ben hissettim. Dayak yediysem hissetim, aşkı o anlık hissettim. Ben teknik oyunculuğu kabul etmiyorum ve yapamadım da. İşte diyaframdan ağlayıp, gülüyorlar. Ben onu kabul etmiyorum. Ayrıca oyunculuk hayatınız olacak. Her şeyden önce o olacak. Çok çalışacaksınız, saygılı olacaksınız, sabırlı olacaksınız. İçinizdeki yeteneği ortaya çıkaracaksınız” şeklinde konuştu.
Söyleşi, İÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu’nun Türkan Şoray’a çiçek ve hediye takdim etmesinin ardından sona erdi.
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilen ve düzenli olarak devam etmesi planlanan İÜ İletişim Fakültesi Türk Sineması Günleri’nde, Türk Sineması’nın ünlü ve başarılı isimlerinin İstanbul Üniversitesi öğrencileri, personeli, mezunları ve mensupları ile buluşturulması ve ilgili konuğun filmlerinin gösterilmesi planlanıyor.
Haber: Eda FİDAN, Ebru SÖNMEZ
İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü